KURGU
Kesme, film yapımında en yaygın kullanılan terimlerden biridir. Yönetmenin bir çekimi bitirmek için kullandığı bir fiil (KES – İngilizce CUT kelimesi, teknik olarak filmlerde hem iki sahne arasındaki kesme, hem de bitirme işlemini belirten kesme olarak kullanılır ; çn.) olabileceği gibi, bir film bandı ya da iki ayrı çekim arasındaki bağlantı anlamında bir isim de olabilir. Aynı zamanda, bir filmin farklı safhalardaki bir versiyonu da olabilir (Taslak kurgusu, yönetmenin kurgusu, final kurgusu). Bu makale çerçevesinde kesme, çekimler sırasında olmasa bile, gösterim esnasında birbirinden ayrı iki çekimin, birbirlerini kesintisiz takip edecek şekilde birleştirilmesi anlamında kullanılmıştır. Beş basit kurgu türü vardır: düz, zıt, paralel (çapraz), atlama ve biçim kurgusu.
Düz kurguda, bir görüntü, kesintisiz olarak diğerini takip eder. Düz kurgu, en yaygın biçimdir: B çekimi, A çekimini takip eder. The Lady Eve (1941) filminde, Preston Sturges, bir geminin yemek salonunda bir masada oturan Charlie Pike (Henry Fonda)’dan (Çekim A), onun bulunduğu tarafa bakan bir grup kadına (Çekim B) doğru kesme yapar. Zıt kurguda ise birbirini takip eden görüntüler doğal olarak birbirinden ayrıdırlar; örneğin,Slaves (Herbert J. Biberman, 1969) filminde kölelerin kelepçeli ayaklarından, dörtnala giden atların toynaklarına yapılan kesme esir ile özgür kavramları arasındaki zıtlığı belirtir.
Paralel ya da çapraz kurgu, aynı anda gerçekleşmekte olan iki olayı anlatır. Saboteur filminde, Brooklyn Navy Yard’daki bir geminin vaftiz töreninde, geminin sabote edilmesi girişimi, törenin kendisiyle birlikte paralel kurgu içinde ele alınmıştır. Moonstruck (Norman Jewison, 1987) filminde, bir anne, kızı Metropolitan Operası’nda sevgilisi ile birlikteyken, üniversitede profesör olan biriyle yemek yemektedir. King and Country (Joseph Losey, 1964) paralel kurguya örnek olabilecek iki sahne içermektedir: yağmurda askerlerin bir fareyi kıstırıp oynamaya çalışmaları, ve bir firarinin barakalar içinde yapılan duruşması. Burada, firarî askerin içinde bulunduğu kötü durum ile farenin içinde bulunduğu kötü durum birbirleriyle benzeştiriliyor. Fare de, firarî asker de kurban durumundadır – firarî şüpheci askeri kuralların, fare ise askerlerin can sıkıntısından kaynaklanan bir zulmün kurbanıdır.
Olayların akışında bir boşluk bırakan, devamlılık dahilindeki bir kırılma, bir atlamalı kurgu meydana getirir. Darling (John Schlesinger, 1965) filminde, bir binanın girişine yirmi metre mesafedeki bir çiftin görüntülerini, aynı çiftin binanın giriş kapısından içeri girişlerini gösteren bir görüntü takip eder. Açıkçası, belirli bir sahne veya sekanstaki her şey görüntülenmek zorunda değildir, ancak sürekli atlamalı kurgu kullanımı, filme çizgi roman benzeri bir devamlılık verebilir. Ancak ne yaptığını bilen bir yönetmen atlamalı kurguyu kullanıyorsa, bunun bir sebebi vardır. Breathless (Jean-Luc Godard, 1959) filminde, asıl karakter Marsilya’da bir polis memurunu vurur, bir tarladan koşarak geçer ve Paris’e ulaşır. Godard, devamlılığı sebepsiz yere bölebilecek kadar maharetli bir film yapımcısıdır. Breathless filmi tam anlamıyla bir film olarak dikkat çeker: 1930lar ve 40larda düşük bütçeli filmler üretmiş olan Monogram Pictures’e adanmış, ve daha akılcı bir yaklaşımla, bir karakterin araç kullanmadan bir yerden başka bir yere gidebilmesi şeklindeki bir sahneyi içerebilecek düşük bütçeli bir Amerikan filminin tarzını yaratabilmiştir.
Biçim kurgusu ise, benzer şekilli iki nesne arasında yapılan kesmedir. Detour filminde, müzik kutusu içindeki bir plaktan, bir davula yapılan bir kesme vardır – burada yuvarlak şekilli bir nesne diğerinin yerini alır. Bir çekimin diğeri ile eşleştiği ve devamlılıkta bir boşluğa sebebiyet vermeyecek kadar kolay geçişin sağlandığı eşleştirme kurgusu, prensip olarak biçim kurgusuna benzer. Bir eşleştirme kesmesi, öyle olmamasına rağmen, genellikle eşleştiği sahneye şekil olarak benzer. Büyük ihtimalle, en ünlü eşleştirme, 2001: A space odyssey (Stanley Kubrick, 1968) filminde mağara adamının bir çekimde elindeki kemiği gök yüzüne fırlattığı ve bir sonraki çekimde yörüngedeki bir uzay istasyonunun görüntülendiği eşleştirmedir. Eşleştirme, iki görüntüyle evrim tarihine değinmektedir.
Kurgunun Önemi
Rus sinema kuramcısı Lev Kuleşov için montaj, pozların birbirine yapıştırılmasından çok, sanatsal bir düşünce tarzıdır. Lev Kuleşov tarafından sonradan "Kuleşov etkisi" adı verilen montaj deneyi yapılmıştır.
Kuleşov etkisi (Kuleshov Effect) adı verilen bu deneyde önce yüzünde hiçbir ifade olmayan bir adam yakın plan çekildi, ardından ise bir tas çorba, küçük bir kız çocuğu ve bir tabut görüntülendi. Bu dört görüntüden daha sonra şu şekilde üç kısa film oluşturuldu:
Sırasıyla ilk filmde yer alan görüntüler: Adam - çorba - adam
Sırasıyla ikinci filmde yer alan görüntüler: Adam - kız çocuğunun tabutu - adam
Sırasıyla üçüncü filmde yer alan görüntüler: Adam - kadın - adam
Kuleşov etkisi (Kuleshov Effect) adı verilen bu deneyde önce yüzünde hiçbir ifade olmayan bir adam yakın plan çekildi, ardından ise bir tas çorba, küçük bir kız çocuğu ve bir tabut görüntülendi. Bu dört görüntüden daha sonra şu şekilde üç kısa film oluşturuldu:
Sırasıyla ilk filmde yer alan görüntüler: Adam - çorba - adam
Sırasıyla ikinci filmde yer alan görüntüler: Adam - kız çocuğunun tabutu - adam
Sırasıyla üçüncü filmde yer alan görüntüler: Adam - kadın - adam
Bu üç kısa film, üç farklı denek grubuna seyrettirildi. Birinci filmi, yani yüzünde bir ifade olmayan adam, ardından çorba kasesi ve tekrar adamın yüzünü seyreden gruba adamın yüzünde nasıl bir ifade olduğu soruldu;
Grubun çoğunluğu bu soruyu “açlık” şeklinde cevaplandırdı. Aynı soruya ikinci filmi seyredenler “üzüntü” üçüncü filmi seyredenler ise “sevgi” şeklinde cevap verdi. Seyirciler, adamın çekimiyle birlikte gösterilen görüntü arasında psikolojik olarak bir bağlantı kurup farklı anlamlar çıkarmaya çalışmışlardı. Çünkü seçilen ve ardarda sıralanan görüntüler izleyicinin mesajınızı nasıl algılayacağını etkiler. Çekimler filmde öyle bir biçimde peş peşe getirilir ki, izleyiciler gerçekte görmedikleri bir şeyi görmüş gibi olurlar.
Kuleşov iki ayrı sahnenin birleşmesinden yeni bir mana, yeni bir temsil ve bu sahnelerin hiç de ifade etmediği üçüncü bir anlam ortaya çıktığını belirterek: “Bu keşfim, beni hayrete düşürdü. Bundan sonra montajın ne kadar büyük bir güce sahip olduğunu kavrayabildim.” demiştir.
Linear Editing – Doğrusal Kurgu Nedir?
Non linear Editing (Doğrusal olmayan kurgu gibi bir çeviri yerine “ Sayısal kurgu “ olarak adlandırmak tercih edilendir), film ve video dünyasında son on beş yılın gözde konularından biri olmuştur. Linear Editing ise doğrusal olan kurgudur. Yani video bandının yapısı nedeniyle 15 yıl önce videoda kurgu yapmak çok büyük bir dertti. Elinizde bulunan A, B ve C planlarını arka arkaya eklemek istediğinizde sonradan aradan B olanını çıkartmak istediğinizde teknik bir sorun sizi bekliyor demektir. Fakat neredeyse Tape Based Linear Editing yani Bant tabanlı doğrusal kurgu unutuldu. 10 yıl içerisinde ise tamamiyle hafızlardan silinecek gibi görünüyor.
NLE (Non Linear Editing) – Sayısal Kurgu nedir?
1900’lardan bu yana Non linear editing sistemleri yaygınlaşmaya başladı. Bu sistemlerde temel mantık görüntülerin bir bilgisayarın sabit diskine aktarılması ve oradan işlenmesidir. Böylece öncelikle Random Access (rasgele erişim) lüksüne kavuşmuş oluyoruz. Yani istenilen görüntüye anında ulaşabiliriz. Kaseti ileri geri sarma gibi bir zorunluluk ortadan kalkmış oluyor.
İkincisi ise yaptığımız kurgu Non Destructive’dir. Bu da asıl görüntülere bir işlem yapmış olmadığımız anlamına geliyor. Böylece bir filmin 100 değişik kurgusunu yapabiliriz anlamına geliyor. Ayrıca buradan çıkan sonuç bilgisayara aktarılan ve yer tutan asıl görüntülerdir. Bizim yaptığımız ise o görüntülerin nasıl bir araya geleceğini belirten anahtarlardır.
NLE kurgu için iyi bir bilgisayar (büyük depolama alanına sahip hard disk,güçlü işlemci,iyi bir RAM hafıza), bir montaj programı (Adobe Premiere, Avid, Edius vb) ve yakalama (Capture) kartına ihtiyaç vardır. Çekilen görüntüler Capture kart ile bilgisayarın hard diskine atılır. Aktarılan görüntünün kapasitesi hard diskin kapasitesine ve aktarılan görüntünün kalitesi de sıkıştırma oranına (Mpeg-1,Mpeg-2 vb) göre değişir. En iyi kalite aktarım için AVI seçeneğini işaretleyebilirsiniz. Ama bilgisayar işlemcinizin ve hard diskinizin güçlü olması gerekir.
Görüntülerimizi bilgisayarın hard diskine iki türlü kaydedebiliriz. Eğer analog çıkışlı bir kameramız varsa (Betacam SP gibi) bunun için video Capture kart kullanmak gerekir. Elde edilen görüntünün kalitesi karta göre değişir. Profesyonel Capture kartları kullanmak yararlıdır. Genelde TV kartlarındaki görüntü aktarım işi düşük kalitelidir.
İkinci yöntem ise Firewire (Sony ise I-Link diyor) kartı kullanmaktır. Bu fiş 4 pinlidir. Artık günümüzde bir çok digital kamerada (DV,DVCAM,DVCPRO,Betacam SX vb) firewire veya I-Link çıkışı vardır. Görüntüler kamera çıkışından kaliteli olarak bu kart sayesinde bilgisayara aktarılabilir. Burada önemli olan IEEE 1394 kartının veri aktarım hızıdır. 800 Mbps olanları şu an itibarı ile piyasada mevcuttur.
Profesyonel kameralarda kullanılan başka bir bağlantı daha vardır. Bu da SDI (Serial Digital Interface) olarak adlandırılır. Her profesyonel kamerada bulunmaz.
Non linear Editing (Doğrusal olmayan kurgu gibi bir çeviri yerine “ Sayısal kurgu “ olarak adlandırmak tercih edilendir), film ve video dünyasında son on beş yılın gözde konularından biri olmuştur. Linear Editing ise doğrusal olan kurgudur. Yani video bandının yapısı nedeniyle 15 yıl önce videoda kurgu yapmak çok büyük bir dertti. Elinizde bulunan A, B ve C planlarını arka arkaya eklemek istediğinizde sonradan aradan B olanını çıkartmak istediğinizde teknik bir sorun sizi bekliyor demektir. Fakat neredeyse Tape Based Linear Editing yani Bant tabanlı doğrusal kurgu unutuldu. 10 yıl içerisinde ise tamamiyle hafızlardan silinecek gibi görünüyor.
NLE (Non Linear Editing) – Sayısal Kurgu nedir?
1900’lardan bu yana Non linear editing sistemleri yaygınlaşmaya başladı. Bu sistemlerde temel mantık görüntülerin bir bilgisayarın sabit diskine aktarılması ve oradan işlenmesidir. Böylece öncelikle Random Access (rasgele erişim) lüksüne kavuşmuş oluyoruz. Yani istenilen görüntüye anında ulaşabiliriz. Kaseti ileri geri sarma gibi bir zorunluluk ortadan kalkmış oluyor.
İkincisi ise yaptığımız kurgu Non Destructive’dir. Bu da asıl görüntülere bir işlem yapmış olmadığımız anlamına geliyor. Böylece bir filmin 100 değişik kurgusunu yapabiliriz anlamına geliyor. Ayrıca buradan çıkan sonuç bilgisayara aktarılan ve yer tutan asıl görüntülerdir. Bizim yaptığımız ise o görüntülerin nasıl bir araya geleceğini belirten anahtarlardır.
NLE kurgu için iyi bir bilgisayar (büyük depolama alanına sahip hard disk,güçlü işlemci,iyi bir RAM hafıza), bir montaj programı (Adobe Premiere, Avid, Edius vb) ve yakalama (Capture) kartına ihtiyaç vardır. Çekilen görüntüler Capture kart ile bilgisayarın hard diskine atılır. Aktarılan görüntünün kapasitesi hard diskin kapasitesine ve aktarılan görüntünün kalitesi de sıkıştırma oranına (Mpeg-1,Mpeg-2 vb) göre değişir. En iyi kalite aktarım için AVI seçeneğini işaretleyebilirsiniz. Ama bilgisayar işlemcinizin ve hard diskinizin güçlü olması gerekir.
Görüntülerimizi bilgisayarın hard diskine iki türlü kaydedebiliriz. Eğer analog çıkışlı bir kameramız varsa (Betacam SP gibi) bunun için video Capture kart kullanmak gerekir. Elde edilen görüntünün kalitesi karta göre değişir. Profesyonel Capture kartları kullanmak yararlıdır. Genelde TV kartlarındaki görüntü aktarım işi düşük kalitelidir.
İkinci yöntem ise Firewire (Sony ise I-Link diyor) kartı kullanmaktır. Bu fiş 4 pinlidir. Artık günümüzde bir çok digital kamerada (DV,DVCAM,DVCPRO,Betacam SX vb) firewire veya I-Link çıkışı vardır. Görüntüler kamera çıkışından kaliteli olarak bu kart sayesinde bilgisayara aktarılabilir. Burada önemli olan IEEE 1394 kartının veri aktarım hızıdır. 800 Mbps olanları şu an itibarı ile piyasada mevcuttur.
Profesyonel kameralarda kullanılan başka bir bağlantı daha vardır. Bu da SDI (Serial Digital Interface) olarak adlandırılır. Her profesyonel kamerada bulunmaz.

Bilgisayar ortamına taşınan görüntüler senaryodaki montaj sırasına göre dizilir. Yazılım programları aracılığı ile linear sistemlerde çok sayıda cihazla yapılan işlemler efektler, yazı bindirmeler, geçmeler, görüntü üzerindeki her türlü işlemler, bilgisayar ortamında üstelik yayın kalitesinde çok daha hızlı, çok daha pratik, kaset sorununu ortadan kaldırarak çok daha ucuza yapılabilir. Hard diske aktarılan görüntü kurgu işlemiyle sıralanıp, kayda verildiğinde, ne bir drop, ne de bir bozulma söz konusu olmaz. Analog bir kurgu Sistemi için en az iki VTR onlarca kablo ve yardımcı cihazlara ihtiyaç duyulurken digital sistem de iyi bir bilgisayar yeterlidir.
NLE kurguda görüntüye yine in ve out noktaları verilir ve kesilen bu görüntüler ‘Timeline” penceresine Mouse ile sürüklenerek bırakılır. Ses içinde aynı yöntem geçerlidir.
NLE kurguda iki tür kurgu yapılır:
Offline Kurgu: Prova amaçlı kurgudur. Burada görüntü kalitesi önemli değildir. İstenildiği kadar deneme yapılabilir. Daha sonra bu kurgu kaydedilerek yayın amaçlı kurgu için temel olarak alınabilir.
Online Kurgu: Yayın amaçlı yapılan kurgudur. Ya doğrudan yapılır ya da önceden kaydedilen prova kurgusu referans alınarak yapılabilir.
Arka arkaya eklenen bu görüntüler üzerinde istenen yerlere efektler konulabilir. Daha sonra bu export (render) işlemine geçilir. İstenen kaliteye göre bu render süresi değişecektir. Yüksek kalitedeki görüntü uzun render zamanına ihtiyaç duyarken düşük kalite (örneğin:VCD kalitesi) görüntü için daha kısa render zamanı gereklidir.
NLE kurgunun avantajları:
- Sınırsız kopyalama imkanı. İlk kopya ile son kopya arasındaki kalite aynıdır.
- Analog sistemde görüntünün bulunması bandların ileri geri ile yapılırken NLE kurguda görüntünün bulunması dosya isminin üzerine fare imlecinin tıklanması şeklinde olur ki bu zamandan kazanma demektir.
-Kurguda istenmeyen bölümlerin değiştirilmesi analog sisteme göre daha kolay ve daha hızlıdır.
-Analog sistemde player, recorder, efekt cihazı,yazı bindirme,ses ve görüntü mikseri için ayrı ayrı cihazlar gerekli iken NLE kurguda bunların hepsi bilgisayar üzerindeki yazılım ile gerçekleştirilebilir.
Başlıca NLE yazılımları nelerdir?
a) Adobe Premiere Pro
Adobe’un, 7.0 versiyonuna kadar standart kullanıcı ihtiyaçlarına karşılık veren özellikleriyle geliştirdiği Premiere, yaklaşık bir yıldır profesyonel kullanıma da hitap eden Premiere Pro ile piyasada…
Premiere Pro’nun en çok göz dolduran özelliği, tartışma götürmeyecek şekilde high-definiton desteği. Ayrıca EDL’ lerle (edit decision list) çalışıyorsanız hanenize gün doğdu. Premiere, sağladığı EDL import/export desteğiyle Avid’in tahtını sallıyor.
Programın ara yüzü, video montaj yazılımlarına, özellikle de Final Cut’a alışkın olanlar için fazlaca can sıkmadan kullanılabiliyor. Premiere’in single ya da multiple track üzerinde çalışma opsiyonu bu versiyonda da var. Capture ettiğiniz görüntülerin saklanmasını kolaylaştıran ayrıntılı depolama (bin) sistemi de uzun ve detaylı projeler üzerinde çalışmayı “cehennem azabı” olmaktan çıkarıyor.
Yeni versiyonda, color corection dahisi olmadan renkleri düzeltmenize yarayacak “Auto color adjustment,” kardeş program After Effects plug-inleriyle uyumluluk ve montaj sürecini kısaltacak effect presetleri oldukça “kullanılabilir,” özellikle de çekim aşamasındaki isteklerinizi çok da gerçekleştiremediyseniz… Eee, dijital dünyanın nimetleri ne güne duruyor… Epi topu (tamam, o kadar da küçük bir ebat değil ama) 1 GB RAM’le harikalar yaratmanız mümkün. Hatta, minimum sistem gereksinimiyle monitörün dörtte bir çözünürlüğünde real-time preview alabiliyorsunuz. Adobe Premiere Pro’nun en büyük eksiği ise diğer programlara göre epey “fakir” kalan DVD Authoring araçları. “Evet, ben filmimi DVD’ye yazacağım” dediğinizde mırın kırın etmiyor ama afilli menü seçenekleri hazırlama lütfunu da sunamıyor.
b) Avid Xpress DV
Montaj müessesinin yakınından geçmeyenlerin bile, adını mutlak bir kez duymuş olduğu bir program/sistem Avid. Avid Xpress DV ise bu donanımın, yazılım haline indirgenmiş ve dijital video üzerinde çalışan akrabası. Bu yüzdendir ki Avid Xpress’in, hem profesyonel hem de amatörlerin “yangında ilk kurtarılacak” editing-compositing programı olduğuna şüphemiz yok. Sistem, doğruluğu ne derecedir bilinmez bir söylentiye göre Hollywood’daki en ünlü on montajcının, “bir montaj masasında neler olmasını isterdiniz?…” sorusuna verdikleri cevaplarla oluşturulmuş. Arayüzüne ya da işleyiş biçimine hakim olmayanların bile birkaç günlük “cin” çalışmadan sonra “kasap kurgusu” yapabilecek kıvama getirebilecek tutorial, programın parlayan yıldızı… En temel işlemden (mesela yeni proje yaratma) en bel büken (diyelim ki compositing) uygulamalara kadar Avid’le yapabileceğiniz her şeyi “yeni başlayanlar için avid” anlatımıyla bu sesli belgeselden öğrenebilirsiniz.
c) Final Cut Pro
Final Cut 4 versiyonundan sonra piyasaya sürülen Final Cut Pro, Mac üstünde kurgu yapmak isteyenlerin gözbebeği haline geldi. Avid ya da Premiere kullanıcılarına şimdiye dek kısayol özrü sebebiyle pek hitap etmeyen program artık herkesi avucunun içine almayı öğrenmiş ve sınır tanımadan kişiselleştirilebiliyor.
d) Sony Vegas
Yakın bir zaman öncesine kadar Sonic Foundry firmasının kanatları altında olan Vegas Video, yaklaşık bir yıl önce Sony tarafından satın alındı. İyi koku alan burunlarıyla ünlü Sony’nin bu atılımından sonra Vegas, kullanım ve pazar payını da epey yükseltmiş oldu haliyle…
Vegas’la çalışanların yüzündeki gülümsemenin sebebi, timeline’da işlem yapmanın kolaylığı. Transparency ayarlarından compositing uygulmalarına kadar her şeyin çözümü timeline üzerinde… Sayısız ses ve görüntü kanalı açmanıza (tabii ki bilgisayarınızın izin verdiği ölçüde) olanak var. Geçiş efektleri için ayrı bir kanal kullanmanıza gerek olmadan iki video parçasını üstüste koyup geçiş efektini seçip, real time önizleme yaparak hem zamandan hem de moralden tasarruf edebiliyorsunuz. Geçiş efektleri de tamamen kişiselleştirilebilir ama programla birlikte gelen 3D blinds, clock wipe, dissolve, flash, push, slide, split, sweep ve zoom gibi çok kullanılan efektler ve bunların versiyonlarından oluşan presetler de cansimidi rolünde. Özellikle compositing ve color correction üzerine çalışılacak “nispeten” profesyonel kullanıcılar için de son sürümde kolaylıklar sağlanmış. Görüntüyü bütüyüp küçültmek de hem çok kolay hem de minimum kalite kaybıyla kotarılabiliyor. Timeline’a attığınız görüntü üzerine üst okla tıkladığınız her seferde görüntüyü büyütebiliyorsunuz, küçültmek için de alt oku kullanmak kafi.
e) Windows Movie Maker
XP işletim sistemi ile standart olarak gelen yazılım, bahsettiğimiz diğer montaj programlarına göre biraz daha basit amaçlar için tasarlanmış. Yani çektiğiniz videolara görkemli efektler vermek ya da renk özelliklerini manipüle etmek isteyenler için çok da verimli değil. Tabii bu özellik amatör kullanıcılar için avantaja dönüşüyor. Standart XP arayüzüne alışkın olanlar için, sihirbaz özelliği eşliğinde çektiğiniz görüntüleri capture edebilir, kesip biçebilir, ses ekleyebilir hatta bazı geçiş efektleri (transition) ekleyebilirsiniz. Windows Movie Maker, bu kadar basit kurallarla işleyen bir programa göre çok dikkat çekici bir özelliğe sahip. “Sahne ayırt etme özelliği” sayesinde aktardığınız video, sahne değişimlerinde kendiliğinden bölümlere ayrılıyor. Bir de “Auto Movie” fonksiyonumuz var ki sayesinde timeline’a bıraktığımız video kliplerden otomatik olarak bir video bütünü oluşturuluyor.
-Ulead VideoStudio
-Pinnacle Studio Plus
-Adobe Premiere Elements
-Roxio VideoWave Professional
-Muvee Auto Producer
-WinDVD Creator
-Video Explosion Deluxe
-Windows Movie Maker
PROFESYONEL KURGU PROGRAMLARI
-Canopus-Edius
-Apple Corp. - Final Cut Pro
-Adobe Systems - Premiere Pro
-Avid Technology - Xpress DV, Xpress Pro
-Avid - Liquid
-Sony - Vegas / Vegas+DVD Production Suite
-Ulead Systems - MediaStudio Pro
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder